Grim Fandango: Remastered İnceleme


Ölümden korkmak, ya da korkmamak. İşte bütün mesele, bütün problem, bütün olay bu. Budur. Ne teoriler üretilir hep bu 'ölüm' denen kelime için, ne fikirler ortaya atılır, ne senaryolar yazılır. Ama bana kalırsa hiçbir senaryo ve teori, Grim Fandango'nun yarattığı kadar dahiyane ve komik olamaz.
Ya da Manny Calavera'nın yarattığı kadar.
Ölmek, ya da ölmek...


1998 yılında LucasArts'ın ortaya attığı harika bir fikirdi Grim Fandango. O zamanlar zaten macera oyunlarının ataları bir bir ortaya çıkmaya başlıyordu. Yakın gelecekte devam edecek bu türün temelleri bu şekilde atılıyordu. Monkey Island tanıdık, Full Throttle tanıdık, Siberia, Long Journey ve daha nicesini tanıdık. Hepsinin kalbimizde elbette ayrı bir yeri var; fakat hiçbiri Grim Fandango'nun yarattığı atmosfere ulaşamadı. 
Peki ya bunun sebebi neydi? Sonuçta Monkey Island'ta bir LucasArts oyunuydu. Kara mizahın doruk noktasına ulaşmayı hedefleyen Grim Fandango, neo-noir tarzı atmosfer ile bizlerle buluşturulmuştu. Bizlere farklı bir dünyaya almış, bilgisayarlarımızın başına saplamıştı. Manny'nin yaşadığı maceraya kendimizi o kadar kaptırmıştık ki, üzerine ne tür macera oyunları çıkarsa çıksın asla tahtından olmadı, olamadı, olamayacak da.
Bunun tek sebebi elbette ölüm temasını işlemesi değil. O bir yana. Grim Fandango, aynı zamanda 3 boyutlu grafik teknolojisini kullanan ilk macera oyunuydu. Bu yüzden kalbimizde farklı bir yer edindi. Ölüm Departmanı'nda başlayan bu maceramız, öyle bir hal alıyordu ki bir süre sonra öbür dünya inanışı, oyuncular için farklı bir hal almaya başlıyordu.
Tabii ki de espri yapıyorum. Ya siz ne sandınız? 
Öldük mü? 


Oyunu o zamanlar tasarlayan ve bizlerle buluşturan Tim Schafer, bildiğimiz gibi şu an Double Fine stüdyolarında harika işler çıkarmaya devam ediyor. Bu işlerden belli ki sıkılmış, ya da eskiye iyi bir özlem duymuş. Geçmiş bilgisayar başına ve Manny'i tekrar canlandırmış. Grim Fandango: Remastered, uzun zamandır beklediğimiz macera duygusunu bizlere geri getiriyor. Yeniden, özenle ve titizlikle hazırlanmış bu yapımı çıktığı anda oynadım, oynuyorum ve oynamaya da devam edeceğim.
Günümüzde birçok yeniden yapımla karşılaşıyoruz. Bunların birçoğu gerçekten çok güzel bir şekilde ayarlanıyor, birçoğu da ne yazık ki eskisi kadar güzel olmuyor. Grim Fandango'nun yeniden yapılmış halinin, zaten oyunun kendi yapımcısı tarafından geliştirilmesi ise ayrı bir artı. Tim Schafer'ın 'oyun ruhu' konusunda nasıl bir adam olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu ruhu zaten 98 yılında bu oyuna aktarmış, şimdi ise harika bir ustalıkla tekrar canlandırmış.
Oyuna ilk girdiğiniz an o dünyanın içine çekiliyorsunuz. Hiçbir fark yok. Eski Grim Fandango ne ise, yenisi de o. En ufak ayrıntısı ile bile oynanmamış. Hala o aynı tema, aynı atmosfer, aynı konuşmalar ve aynı çevre etmenleri. Grafikler HD hale getirilmiş ve göz zevkimizi de asla bozmuyorlar. Oyun başladığında Manny'nin ortaya çıkması ise zaten yüzünüzde ufak bir gülümse oluşturuyor.
Benim oluşturdu. Güvenin bana.


Peki ya bu Manny ne yapıyor? Oyunun hikayesinden kısaca bahsedebiliriz; lakin uzatacak olursam Tim Schafer beni bulup sniper ile avlar yüksek ihtimalle. Çünkü Grim Fandango'nun hikayesi, öyle her yerde yazılarak anlatılacak bir şey değil. Gerçekten yaşanılacak bir deneyim. Bu deneyime Ölüm Departmanı'nda Manuel Calavera adlı ölü bir ruh ile başlıyoruz. İskeletiz, evet. Bir iskelet olarak oyunu oynuyoruz. Aslına bakarsanız oyunun her yerinde birçok iskelet yer alıyor; bazıları arkadaşımız, bazıları ise düşmanımız.
Çalıştığımız yer ise bir seyahat acentesi. Ölen ruhların ebedi huzurlarına çıkacağı seyahatler pazarlamakla yükümlüyüz. Elbette bu seyahatler lüks paketler. Fakat Manny'nin ne yazık ki bu konuda büyük sorunları var. 
Manny, bu seyahat paketlerini 2. sınıf, düşük müşterilere satmaya çalışıyor. Bu yüzden pek de başarılı olamıyor, sıkılıyor. 1. sınıf müşterilere geçmek istiyor, fakat patronunun ters tepki vermesiyle işler sarpa sarıyor. Daha sonra kendimizi bir anda gizli bir yer altı örgütünün içerisinde buluyoruz. 
Buradan sonra 4 senelik bir dava başlıyor ve onu çözmeye çalışıyoruz. Manny'nin başına gelmeyen kalmıyor elbet; işin güzel yanı da bu ya.
Ölsek mi? 


Maceradan maceraya koşarken elbette en dikkat edilmesi gereken etmenlerden biri oynanış mekaniği. Bir macera oyunu oynuyoruz; özellikle 'point&click' tadında bu tarz macera oyunları, nemli bölgelerde yaşamay...
Hatlar karıştı, bir saniye. 
Bu tarz 'point&click' macera oyunlarında oynanış mekaniğinin önemi her zaman yüksek olmuştur. Oyuncu rahat ve serbest olmalıdır ve etrafın çok kalabalık olamaması lazımdır. Çünkü bulmacayı bulacağım diye bu sefer ıstıraplardan ıstırap beğeniyoruz. Lakin Grim Fandango'da böyle bir sıkıntı yok. Bulmacalar ve sürprizler her zaman orantılı durumda. Ne çok karışık bir ortamda oluyorsunuz, ne de yolunuzu kaybediyorsunuz.
Tabii bu demek değil ki sıkıntı çekmeyeceksiniz. Diğer macera oyunlarından bir tık daha fazla kafanızı kullanmanız gerekiyor; yoksa işin içerisinden pek çıkabileceğinizi düşünmüyorum.
Günümüzde yapılan Wolf Among Us, The Walking Dead gibi 'kolay' macera oyunlarına alıştığımız için, bu konuya aşina olmayan oyuncular ne yazık ki Grim Fandango'da sıkıntı çekecek. Aslında Grim Fandango: Remastered'ta aradığım şey bu oldu. Yeni oyuncular için dost bir yapım olmamış. En azından ipucu verebilen bir sistem olsaydı, ya da oyunun nasıl oynanabileceğini gösteren uyarılar çıksaydı, daha iyi bir kitleye hitap edebilirdi diye düşünüyorum. Bu tarz macera oyunlarına, yani 'aslı bu' olan macera oyunlarına aşina olmayan oyuncular, ne yazık ki Grim Fandango'nun içerisinde kaybolabilir, kısa sürede oyundan sıkılabilir.


Onun dışında oyunun grafikleri eski tarz olduğu için, HD halleri temayı bozmamış. Hala aynı eskiliğini koruyor ve muazzam bir nostalji duygusu arındırıyor. Fakat yine ne yazık ki yeni oyunculara hitap etmiyor. HD olsa da bir yerden sonra göze garip gelebilir. 
Grafiklere tabii ki çok takılmamak lazım. Çünkü her oyunda olduğu gibi bu oyunun da tarzı bu. Böyle başladı, böyle de bitirmeli. Fakat oyunun oynanışı harikulade. Hiçbir sıkıntı yok. Anlaşılır, güzel. Bulunduğumuz yerde özgürüz, neye tıklayıp neyle etkileşime geçebileceğimizi biliyor ve bunu rahatça halledebiliyoruz. Manny'i gerçekten kendimizmiş gibi kontrol edebiliyoruz; bu yüzden Tim Schafer'a böyle rahat bir ayarlama yapabildiği için teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Sunduk.
Ölmek var ölmek yok!
Oyun içerisinde ilerlemeye başladıkça oyunun yapı taşlarından birinin de espriler ve kara mizah olduğunu görüyorsunuz. Birçok şeye gönderme yapan, aynı zamanda kendi espri tarzını oluşturmuş olan Grim Fandango, yine 98 yılındaki halinden hiçbir şey kaybetmemiş. Tüm bunları ustalıkla ve kulak tırmalamadan yapabiliyor.
Kulak tırmalamak demişken; her açıdan böyle bir şey söz konusu değil. Grim Fandango'nun müzikleri öyle bir girecek ki ruhunuza, asla çıksın istemeyeceksiniz. Müzik ve ses yönünden kendine has bir etkisi var bu oyunun, asla da göz ardı edilmeyecek bir etki.
Oyun yeniden yapım olduğu için üzerinden konuşulacak çok fazla şey bırakmıyor. Ayarlar bölümünün az biraz karışık olması ve yeni oyuncu dostu olmaması belki de eksilere yazılacak tek şey. Bunların yanında oyunun otomatik kaydetmemesi benim en çok hoşuma giden şeylerden oldu.
Ne bileyim, ben çok seviyorum oyunu kendim kaydedeyim. Çok hoşuma gidiyor.
İyiyim ben bir şeyim yok. Grim Fandango oynayacağım az, bitirmek istiyorum bu macerayı. Keşke bu oyun, Manny'nin davayı çözme süresi gibi 4 sene falan sürse. Asla bitmese.



Google Plus'da Paylaş

About Unknown

    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder