Hearthstone: Heroes of Warcraft İnceleme


Yaptığı az ve öz oyunlarla bilinen, çoğu kişinin en çok güvendiği firmaların başında gelen Blizzard ilk olarak Hearthstone: Heroes of Warcraft'ı duyurduğunda açıkçası biraz afallamıştım. Blizzard'ın daha büyük bütçeli bir oyun ile geleceğini düşünmem bu şaşırmanın en büyük sebebiydi. Daha sonra Hearthstone: Heroes of Warcraft'ın free to play (ücretsiz) bir kart oyunu olduğunu öğrenince Blizzard'ın da artık bu pazardan pay istediğini anladım.
Zaten Hearthstone: Heroes of Warcraft'tan bir süre sonra da diğer bir free to play oyun Heroes of the Storm'u duyurdular. Tanıtımında PC ve iPad için tasarlandığı söylenen Hearthstone: Heroes of Warcraft bir süre sonra sırasıyla kapalı ve açık betaya geçmişti. Beta sürecini sadece PC'de yaşayan oyun sonunda PC için çıkışını gerçekleştirdi.
"Kartların Gücü Adına..."
İlk olarak oyunun bir kart oyunu olduğunu tekrar hatırlatalım. Şayet ben kart oyunu türüyle ilk olarak ülkemizde de oldukça sevilen Yu-Gi-Oh! ile tanışmıştım. Bu tür strateji ve şans gerektiren yapısı ile beni direk kendine çekmişti. Daha sonraları Magic: The Gathering ile Türkiye ve dünyada yayılan bu türe Blizzard gözünü dikti ve Hearthstone: Heroes of Warcraft'ı çıkardı.


Adından da anlaşılacağı gibi Warcraft evreninde geçen Hearthstone: Heroes of Warcraft'ın hikayesi birbirleriyle kart düellosuna girişen Warcraft kahramanlarını konu alıyor. Bu kahramanlarda oyundaki dokuz seçilebilir sınıfı temsil ediyor;  Malfurion Stormrage (Druid), Rexxar (Hunter)Jaina Proudmoore (Mage), Uther the Lightbringer (Paladin), Anduin Wrynn (Priest), Valeera Sanguinar (Rogue), Thrall (Shaman), Gul'dan(Warlock) ve Garrosh Hellscream (Warrior).  Bu sınıflar onlarla oynadığımız maç sayısına göre seviye kazanıyorlar.
Warcraft evrenini tanıyanların yabancı olmadığı bu isimlerin her biri oyunda sınıflarının getirdiği kendine has kartlara sahip. Bu kartlarda sınıfın getirdiği ruhu bizlere yansıtıyor. Örneğin; Anduin'in kartları daha çok sağlık yenileme üzerineyken, Valeera'nın kartları da daha çok kombo yapmaya dayalı. Yalnız burada Blizzard'ı tebrik etmek lazım çünkü her oyunundaki dengeyi bu oyunda da sağlamışlar. Sınıflar arası denge gerçekten başarılı. Hiçbir sınıfın diğerinden üstte kalır bir tarafı yok. Hepsinin kendini has avantajları ve dezavantajları var. Tabii ki bu kartlar dışında her sınıfın kullanabildiği natural kartlar da var.
"Ah Arena, Vah Arena"
Oyuna başladığımızda ise bu sınıfları teker teker açmamız gerekiyor. İlk olarak Mage olarak başladığımız Hearthstone maceramızda karşımıza gelen farklı sınıfları yendikçe bu yendiğimiz sınıflarda bizlere açılıyor. Açmak istediğimiz sınıfı yenmek için istersek gerçek oyunculara karşı, istersek de Blizzard'ın hazırladığı yapay zekaya karşı oynayabiliyoruz. Yapay zekadan bahsetmişken oyunun oynanışını bizlere öğreten alıştırma maçlarını atlamamanızı şiddetle öneririm. Oyunda bulunan birçok oynanış detayını bu sayede öğrenebiliyoruz. Tabii oyun içi küçük ve önemli taktikleri her kart oyununda olduğu gibi Hearthstone'da da deneyim kazandıkça kavrıyoruz. 


Oyundaki kartlardan bahsetmek gerekirse diğer kart oyunlarına kısmen benzer bir yapı ortaya çıkıyor. Oyunda üç tür kart bulunuyor: Minion yani yaratık, Spell yani büyü ve Weapon yani silah kartları. Minion kartları kart oyunlarından aşina olduğumuz oyun tahtasına oynadığımız yaratıklardan oluşuyor. Çeşitli türleri bulunana bu yaratıklar bu türlere göre gerektiği yerde farklı taktikler geliştirmenize yardımcı oluyorlar. Spell kartları ise karşı tarafa direk hasar vermekten mana karşılığı kart çekmeye kadar çok geniş yelpazede etkilerle oyuna renk katıyor. Son olarak Weapon kartları ise kahramanımıza belirli silahlar verip bir yaratıkmışcasına saldırmasını sağlıyor. İsimleri yine Warcraft evrenini tanıyanlara yabancı olmayacak bu kartlar kendine has etkileri ile oyuna çeşitlilik katıyor. 
Kartların türlerinin yanında nadirlik seviyeleri de önem taşıyor. Free, Common, Rare, Epic ve Legendaryolmak üzere gitgide değerlenen kart nadirlik seviyeleri artıkça kartların bulunması da zorlaşıyor. Ayrıca kartların nadirlik seviyeleri de kartları sıfırdan yaratmamızı sağlayan Craft bölümünde önem taşıyor. Kartların nadirliği artıkça kartları feda edip kazandığımız dust miktarı da artıyor. Biriken bu dust'lar yeni kartlar yaratabiliyoruz. Karların istediği dust miktarları da nadirlik seviyesine göre değişiyor. Örneğin Legendary bir kartı sıfırdan yaratmak 1600 dust isterken Rare bir kartı sıfırdan yaratmak 100 dust istiyor.


Kartları tanıdıktan sonra gelelim maçlara. Oyunda yapay zeka ile yapılan maçları saymazsak üç farklı maç çeşidi bulunuyor. Birinci maç türünde Rank sistemi mevcut. Oyuncular bu maç sisteminde kendi kart desteleri ile yarışıyor ve kazandıkça 25. seviyeden 1. seviyeye kadar yükseliyorlar. Haliyle yükseldikçe de gelen rakiplerde sizin seviyenizde oluyor ve maçlar daha da kızışıyor. Bu Rank sistemi ise sezon sezon olmak üzere sıfırlanıyor. İkinci maç türü ise arena maçları. 1,80 euro ya da 150 altın karşılığında girdiğimiz eleme usulu turnuvada destemizi sıfırdan bize sunulan kartlardan yaratıyoruz. Toplamda üçer üçer çıkan doksan karttan otuz kart seçtiğimiz bu sistemde size gelen kartlar ile rakibinize gelen kartların nadirlik seviyesindeki uçurumlar bazen saç baş yoldurtabiliyor. Sonuç olarak yarattığımız eşsiz deste ile olabildiğince maç kazanmaya çalışıyoruz. Her giriş için üç yenilgi hakkımız olan arena maçlarında kazandığımız maç sayısına göre arena sonunda ödüllendiriliyoruz. Üçüncü maç türünü casual ve düello maçları oluşturuyor. Casual'da hiç bir kazanç ve seviye kaybetmeden rastgele insanlarla oynarken düellolarda yüne kayıp veya kazanç olmadan arkadaş listemizden kişilerle maç yapabiliyoruz.
"I'm up all night to get lucky"
Gelin isterseniz bir de oyunun free to play (ücretsiz) yapısının nasıl desteklendiğine bakalım. Burada da Blizzard'ı tebrik etmek gerekiyor. Blizzard oyuna dahil ettiği şans faktörü parayı verenin düdüğü çaldığı bir oyun yapısından Hearthstone'u kurtarmış. Bunu şu şekilde açıklayabiliriz. Oyunda daha çok karta sahip olan değil daha farklı kartlara sahip olan kişi kazanıyor. Çünkü destenize aynı karttan belirli sayıda koyabiliyorsunuz. Haliyle bu kart çeşitliliğini oluşturmak için pack'ler (içinde beş adet yeni kart bulunan paketler) açıyoruz. İşte burada pack'leri ister oyun içinde görevlerden ya da arenalardan kazandığımız oyun içi altın ile ya da gerçek para ile açıyoruz. İşte burada sizin şansınız devreye giriyor. Bazıları bir pack'te Legendary kartlardan üç tane bulabilirken kimileri de on tane pack açmasına rağmen hiç Legendary kart bulamayabiliyor.



Oynanıştan uzun süre bahsettikten sonra gelelim oyunların olmazsa olmazları grafik ve seslere. Kart oyunlarına göre gayet güzel bir grafik yapısına sahip olan Hearthstone'da kart çizimleri, kartların oynandığı savaş alanın çevresindeki etkileşimli bölümler -ki karşı tarafın hamlesini beklerken tek eğlenceniz oluyor-, yaratık ve büyülerin efektleri gibi detaylar göze gayet güzel geliyor. Hele ki oyunun bu grafikler ile iPad platformuna da geleceğini düşünürsek Blizzard'ın gayet iyi iş başardığını söyleyebiliriz.
Hearthstone'un seslerine ayrı bir başlık açmak gerekiyor. Gerek oyun açılış müziği , gerek kahraman ve yaratıkların nidaları birkaç oynanıştan sonra dile pelesenk oluyor (Pull up a chair by the Hearth veya I got a huge gun gibi). Hele ki yaratıkların seslerinin diğer Warcraft oyunları ile benzer olması bizleri duygulandırırken mutlu ediyor. Kahramanların birbirleri ile atışması da sizi gaza getiren en büyük etmenlerden.


Yazımızın sonuna gelirken Hearthstone: Heroes of Warcraft'ın az sayıdaki kart oyunları arasında bence rahatlıkla zirveye oturduğunu, zirveye oturmakla kalmayı bu türü tekrar canlandırdığını ve türü hiç bilmeyen oyunculara tanıttığını söylemeden geçemeyeceğim. Şayet kart oyunları ile aranız iyiyse ve hızlı stratejik düşünmekte üstüme yok diyorsanız Hearthstone'u denemeden geçmeyin derim. 
Şans yanınızda olsun!

Google Plus'da Paylaş

About Unknown

    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder