Yarış oyunu denince akla gelen ilk isimlerden birisi de hiç şüphesiz ki Need for Speed olmuştur. Belki de hiçbir zaman sahip olamayacağımız arabalar ile belki de hiçbir zaman gidemeyeceğimiz ülkelerde, son sürat gitme zevkini bize yaşatan bu efsane seri, 1994 yılında çıkan ilk oyundan bu yana toplamda 22 oyunda bize "hıza ihtiyacımız olduğunu" kanıtladı.
1998 yılında çıkan Need for Speed III: Hot Pursuit, rakiplerimize karşı birincilik mücâdelesi vermenin yanında, peşimize takılan aynasızlardan da kaçmak durumunda kaldığımız soluksuz kovalamacalara sahne olması ile seriye yeni bir soluk getirmişti. Ama Need for Speed serisinin esas iki dönüm noktasından birisi 2004 yılında çıkan Need for Speed: Underground 2, diğeri ise ertesi sene çıkan Need for Speed: Most Wanted oldu. Bu iki oyun da gerek serinin hayranlarının, gerekse de yarış severlerin seriye bir nevi aşık olmalarını sağlamıştı. Underground 2 oyununda sadece rakiplerimiz ile sadece kıyasıya bir yarışa girmiyor, aynı zamanda da geniş modifiye yelpazesi ile dizayn ettiğimiz arabamız ile hava atabiliyorduk. Most Wanted ise bir nevi Underground 2 ile Hot Pursuit oyunlarının aynı potada eritilmiş haliydi diyebiliriz.
Gel zaman git zaman, ne yazık ki bu iki oyundan sonra çıkan hiçbir Need for Speed oyunu, oyuncuları bu iki oyun kadar memnun etmeyi başaramadı. Dolayısı ile de Underground 2 ve Most Wanted (2005) için serinin tepe noktaları diyebiliriz.
Şimdi ise elimizde, 3 Kasım tarihinde Kuzey Amerika ve 5 Kasım tarihinde de Avrupa için piyasaya çıkmış olan Need for Speed var. Evet, oyunumuz sadece 'Need for Speed' adı ile piyasaya çıktı. Açıkçası isim karışıklığı oluşturabilecek bir durum söz konusu, ama Ghost Games böyle bir isimde karar kılmış, yapabileceğimiz bir şey yok. Peki bu yeni Need for Speed oyunu bizleri geçmişe döndürüp, tadı damağımızda kalan Underground 2 ve Most Wanted oyunlarının yaşattığına benzer bir tat veriyor mu dersiniz?
Hikaye
Need for Speed serisi her ne kadar bir yarış oyunu olsa da, seri içinde belirli bir senaryoya sahip oyunlar yok değil. İlk olarak Underground ile başlayan bu gelenek, Underground 2, Most Wanted, Carbon, Undercover ve The Run ile devam etti. Türü dolayısıyla diğer türdeki oyunlar gibi derinliği olan senaryolar sunmasa da, film tadındaki ara sahneleri ile yine de soluk soluğa bir oynanış sunmayı bir şekilde başarıyorlardı.
Hikaye odaklı Need for Speed oyunu geleneği, serinin en yeni oyunu Need for Speed ile devam ediyor. Ancak pek ilgi çekici bir senaryosu olduğu söylenemez. Öyle ki, senaryo, yönettiğimiz karakter ve katıldığı grubun etrafında dönüyor. Klasik olarak en alt basamaktan başlıyoruz. Senaryo boyunca yapacağımız yarışlar ile oyunun geçtiği Ventura Bay şehrindeki ikon haline gelmiş beş şahsiyetten herhangi birinin dikkatini çekmeye çalışıyoruz. Tabi arada sürtüşmeler olmuyor değil, ama yine de amacımıza giden yolda geri adım atmak gibi bir lüksümüz olmayacak.
Tasarım
Yeni Need for Speed oyunundan ilk olarak geçtiğimiz Mayıs ayı içinde Electronic Arts tarafından yayınlanan bir liste ile haberdar olmuştuk. Need for Speed: The Run için gösterilen olumsuz tepkiler nedeni ile yayıncı firma tarafından Need for Speed serisinin ipi çekilmek istenmiş olsa da, Ghost Games tarafından yapılan baskılar neticesinde Need for Speed: Rivals geldi. The Run sonrasında Rivals için oyuncular tarafından yapılan olumlu geri dönüşler, serinin hayatını kurtardı diyebilirim. Ne var ki, her ne kadar Electronic Arts Need for Speed için yola devam kararı almış olsa da, Rivals sonrasında seriye bir senelik bir ara verildi. Bu karar, oyunculara çok daha iyi bir Need for Speed sunmak için alınmıştı. Nitekim, 21 Mayıs 2015 tarihinde ilk kez tanıtılacak olan yeni oyun için yanınlanan ilk resim bunu belgeler nitelikteydi. Mavi tonun hakim olduğu bir resim, "Acaba Need for Speed: Underground 2 geri mi dönüyor?" sorusunu akıllara getirdi ister istemez. Ne var ki, belirtilen tarihte yayınlanan ilk tanıtım videosu ise akıllarda herhangi bir şüpheye yer bırakmadı. Uzun zamandır beklenen Need for Speed: Underground 2 tadında bir Need for Speed geri dönüyordu.
3 Kasım 2015 tarihinde Kuzey Amerika bölgesinde, 5 Kasım 2015 tarihinde de Avrupa bölgesinde piyasaya çıkacak olan oyun için o günden bu yana birçok fragman, birçok ekran görüntüsü ve bir oynanış videosu yayınlandı. Birçok bilgi verildi, ama yayınlanan her yeni içerikte, "Acaba Underground 2 tadında bir Need for Speed oyununun dönmekte olduğu fikrine kapılmakla hata mı ettik? Umutlarımız başka bahara mı kalacak?" düşüncesi daha fazla hakim olmaya başlamıştı.
En nihayetinde oyun piyasaya çıktı. Bakalım Need for Speed Underground 2 günlerine geri dönebildik mi?
Underground 2 oyununu Underground 2 yapan özellikler, oyunun serbest dolaşım imkânı sunması, yarışların yasadışı olması, gece vakti yapılması, arabamızın hem içi hem de dışı için inanılmaz derecede geniş bir modifiye yelpazemizin olması ve oyunun tasarımına uygun müzikler kullanılmasıydı. Bu özelliklerin bir kısmının yeni Need for Speed oyununda da mevcut, ama ne yazık ki yeterli seviyede değiller. Serbest dolaşım imkânı olsun, yarışların yasadışı olması olsun, Ventura Bay şehrinin hep gece vaktini görüyor olmamız olsun, arabamızın hem içini hem de dışını modifiye edebiliyor olmamız olsun, bunlar aynen yeni oyunda da mevcut, ama modifiye yelpazesi açısından yeteri kadar özgürlük sunulabilmiş değil.
Bunun başlıca sebebi ise, arabamızın dışına çok fazla müdâhale edemiyor oluşumuz. Ön motor kapağını, jantları, yan aynaları ve farları falan değiştirebiliyoruz, gerektiğinde rüzgarlık takabiliyoruz, ama artık bir standart haline gelmiş olan bu modifiye şeklinin dışına çıkamıyoruz. Hareket alanımız sınırlı tutulmuş. Yani Underground 2 oyunundaki gibi bir özgürlük beklememenizi tavsiye ediyorum. En azından bir karşılaştırma yapılabilmesi için yazıyorum, oynamış olanlar ne demek istediğimi gayet iyi anlayacaklardır, The Crew oyunundakine eşdeğer bir modifiye etme sınırımız var. Hatta The Crew, Need for Speed ile karşılaştırıldığında hemen hemen bir adım da olsa öndeymiş gibi görünüyor. En azından The Crew'da arabamızın koltuklarının ve konsolunun rengini değiştirebiliyoruz. Açıkçası bu benim gibi oyunu duyurulduğu günden bu yana bekleyen birisi için hayal kırıklığı oldu. Genel olarak baktığınızda hiç yoktan iyidir, ama olması gerektiği gibi de değil. Ghost Games stüdyosundan çok daha geniş bir modifikasyon seçeneği beklerdim.
Peki iç kısım açısından durum nedir? Gelelim esas kısma... Neyse ki bu kısımda beklediğimiz şekilde bir modifikasyon mümkün olabiliyor. Hava filitrelerinden el frenine, lastiklerden süspansiyona kadar birçok şeyde geliştirmeler yapabiliyorsunuz. Hatta ve hatta, gireceğiniz bir etkinlik öncesinde, arabanızın dengesini etkinliğin türüne göre garajınızdaki Handling Tuning menüsündan ayarlayabiliyorsunuz ve oldukça detaylı olarak bir ayar yapabilmek mümkün oluyor. Ön ve arka tekerleklerdeki hava basıncından tutun da, direksiyonun hassasiyetine ve dönüş mesafesine, frenlerin hassasiyetine kadar birçok ince ayarlama yapabilme özgürlüğü sunulmuş. Bu aynı ince ayarların süspansiyon için de yapıldığını söylemeden geçmeyeyim. Yani İstediğiniz gibi müdahâle edebiliyorsunuz, ama derseniz ki ben bu ince detaylardan anlamıyorum, yok mudur bunun basit bir çözümü diye, o zaman da en üstteki kısımdaki HANDLING STYLE kısmındaki ibreyi sola veya sağa kaydırarak DRIFT ve GRIP seçenekleri arasında bir tercihte bulunabilirsiniz. Açıkçası böylesine detaylı bir iç aksam ayarının neden arabanın dışı için de düşünülmediğini anlayabilmiş değilim.
Gelelim görselliğe. Oyunun belki de en etkileyici kısmının görselliği olduğu şüphe götürmez bir gerçek. Yayınlanan ilk fragmanı hatırlıyorsunuzdur. Birçoğumuz hiç şüphesiz ki büyülendik. Gerçek mi, yoksa CGI mı olup olmadığını anlayamadık. Ancak her ne olursa olsun, aklımızın bir ucunda da yayınlanan bu tarz fragmanlardan sonra, oyunun oyun içi grafiklerini gördüğümüz zaman bir parça hayal kırıklığına uğrayabildiğimiz gerçeği vardı.
Ne var ki, Ghost Games bizi bu konuda pek de hayal kırıklığına uğratmıyor. Gerek Ventura Bay şehrinin genel görünümü olsun, gerekse de araç tasarımları olsun, ilk yayınlanan o etkileyici fragmandaki ile aynı olmuş. Hatta belki de çok daha iyi diyebilirim. Eğer siz de benim gibi görselliği hiçbir şekilde ön plânda tutmuyorsanız, ama yine de oynadığınız oyunun görselliğini ister istemez incelemeden de edemiyorsanız, Need for Speed gözlerinize görsel anlamda hiç şüphesiz ki bir bayram yaşatacaktır. Gerçi bunda yağmurlu havanın da etkisi mevcut, ama ara sıra kesilen yağmura rağmen yine de yeni nesil konsolların gücünün görselliğe etkisinden mümkün olabildiğince istifade edilmiş. Binalardan tutun da, araçlara kadar herşey özenle tasarlanmış. Bunlarla birlikte, ne ilginçtir ki oyunda herhangi bir kasma sorununa denk gelmedim. 1080p çözünürlükte 30 FPS desteği sunuyor olmasına rağmen, oynadığım zamana kadar herhangi bir FPS düşmesiyle ilgili bir soruna denk gelmedim. Oyunun optimizasyonunun fazlası ile iyi yapıldığını söylemek yanlış olmaz.
Oynanış
Yeni Need for Speed, son dönemin fenomeni haline gelmiş olan açık dünya oynanışa sahip bir oyun olarak piyasaya çıktı. Yani oyunda istediğiniz gibi gezinebiliyorsunuz. Need for Speed: Rivals oyununa oranla iki kat büyük olan Ventura Bay gerçekten etkileyici görünüyor. Yüksekçe bir tepenin üzerinde, arabanızı kenara çekip, hiçbir şey yapmadan öylece sağı sola bakabilir, yanınızdan gelip geçen yarışçıları izleyebilirsiniz. Tabi bunu fazla abartmamak lazım, yoksa ikide bir sizi telefonl arayıp da rahatsız eden takım arkadaşları ile uğraşmak durumunda kalabiliyorsunuz!
Ara menüden haritanıza erişim sağlayıp, takımınızdaki her bir karakter için özel olarak seçilmiş renklerle belirtilen senaryo ile bağlantılı göstergelerin dışında, açık dünya oynanışın getirdiği yan görevleri de yapabilirsiniz. Ne var ki, her bir yan görev belirli bir seviyeye geldiğinizde açılıyor. Yani Dark Souls oyunlarında olduğu gibi karakter seviyesi 55 olanların girebileceği yerlere yanlışlıkla girip de boyunuzun ölçüsünü alma durumu, bu oyunda hiçbir şekilde başınıza gelmeyecek.
Gerek senaryo görevlerini gerekse de seviyenizin yettiği yan görevleri tamamlayarak seviye atladığınız sürece, yeni yeni yan görevler açıp, daha dişli rakipler ile karşılaşabiliyorsunuz. Bunların karşılığında sağladığınız kazanımlar, hem kredinize hem de seviyenize yansıyor. Seviyeniz de arabanızın içi için bir üst seviyedeki geliştirmelerin, dışı için de sınırlı sayıdaki seçeneklerimizin kilidini açıyor. Klasik bir ilerleyiş söz konusu. Tabi seviyeniz için ana ve yan görevlerin dışında arabanızı kullanış şekliniz de önem arz ediyor. Mesela uzun süre ters şeritte gitmenizin, karşı yönden gelen bir arabanın yanından teğet geçmenizin, tabelaları ve çitleri dağıtıp geçmenizin ve virajları el frenini çekerek dönmenizin, seviye atlama konusunda epey bir yardımı dokunuyor. Ancak ortalıkta fazla gürültü yaparsanız, aynasızlar da peşimize takılmıyor değil.
Ama şunu açıkça söylemem gerekiyor ki serinin önceki oyunlarında karşılaştığımız kadar çetrefilli takip sahneleri beklemeyin. Çünkü oldukça kısa sürede yakanızı kurtarabilmeniz mümkün oluyor. Ayrıca hiç de heyecanlı değiller. Formalite icabı peşinize takılıyormuş gibiler.
Son Karar
Açıkçası söyleyebileceğim pek fazla bir şey yok. Eğer arşivimde bulunsun derseniz, gönül rahatlığıyla alabilirsiniz, ama oynamazsanız da pek bir şey kaybetmezsiniz. En azından bana göre öyle diyebilirim. Grafiksel anlamda gerçekten çok iyi bir oyun olmuş. PlayStation 4 ve Xbox One konsollarının hakkı verilmiş. Önümüzdeki sene çıkacak olan PC versiyonunda çok daha net ve akıcı bir görsellikle karşılaşacağımız konusunda zerre kadar şüphem yok. Bununla birlikte, bu kadar detaylı görselliğe rağmen oyunda herhangi bir kasmanın olmayışı da gerçekten takdir edilesi.
Arabanızın dışı için size sunulan modifiye yelpazesinin iç tasarım kadar olmaması, "senaryosu var mı?" sorusuna "evet" cevabı verilsin diye eklenmiş bir senaryosunun olması, gaza getirici müziklerin pek bulunmayışı ve daimi çevrim içi olma zorunluluğu ile potansiyeli gerçekten harcanmış bir oyun olmuş Need for Speed.
Need for Speed: Underground 2 ve Most Wanted hayallerimiz bir başka bahara kaldı.
0 yorum:
Yorum Gönder